27 Nisan 2014 Pazar

Savaş - Pürtelaş Tiyatro

Dün akşam Pürtelaş Tiyatro'dan Savaş oyununu izledim. Öncelikle şunlardan bahsedeyim. Oyun neredeyse 15 dakika geç başladı. O kadar insanı ağaç ettiler 20:00 de kapıları açacağız diyerek ve açmayarak. Uzun bekleyişten sonra salona girdik oturduk ve o da ne görevli genç arkadaş oturduğumuz yerlerin rezerve olduğunu söyleyerek bizi yerimizden kaldırdı !!! Dışarıda bekletilmenin verdiği sinir bozukluğu yetmediği gibi bir de istediğim yere oturamamak beni iyice huzursuz etti. Dikdörtgen bir salonun etrafında dizilmiş sandalyelere oturuyorsunuz pek sorun etmeyerek karşı tarafa geçtim oturdum ama oturmaz olaydım. Kumanda odasında olan projeksiyonun her hareketinde gözümün içine giren ışığı beni rahatsız etmeye yetti. Oyunun geçiş kısımlarında projeksiyonu hareket ettirip arkamdaki duvara yansıtılması ve benim her defasında kafamı döndürüp ne olduğunu görmeye çalışmam ve geniş bir açıdan bakamadığım için görememem ... O 90 dakika geçti ama nasıl geçti daha fazla yazıp dırdır etmek istemiyorum. Rezerve edilen yerlerin kimlerin olduğuna gelirsek iki adet gazeteci bayan , bir kaç tanıdık oyuncu ve tanımadığımız diğer davetliler. Numarasız sahneleri bu yüzden sevmiyorum. Kapı ha açıldı ha açılacak diye eşiğinde beklemekten bütün sezon boyunca yoruldum. Sandalyeleri numaralandırmak bu kadar zor olmasa gerek. Davetli & ücret ödeyen kıyaslamasına girmeyeceğim ama bir hizmet satın alıyorsan karşılığının verilmesi gerektiği kanaatindeyim. 

Oyuna gelirsek , Savaş oyununu İsveçli yazar Lars Norén Bosna Savaşı'ndan hemen sonra kaleme almış. Oyunun çevirisi ve yönetmeni Serdar Biliş. Savaşın bütün etkilerini belki de bilmediğimiz yönleriyle bize taşıyanlar ise şöyle. Anne Tilbe Saran , baba Sermet Yeşil , kızlarını Damla Sönmez, Ecem Uzun ,amcayı ise Erkan Avcı canlandırıyor. 

Savaşın getirdiği zorunlu değişiklikler, hayatta kalabilmek için olmadık yollara başvuran aile fertleri. Açlık, şiddet,tecavüz...

Oyuncuların performansları çok iyiydi. Özellikle herkesin genç oyuncu Ecem Uzun için güzel övgülerde bulunması ayrıca mutlu edici . Kendisi Afife Tiyatro ödüllerine aday . 

Sermet Yeşil ise savaştan, gözlerini kaybetmiş bir baba olarak dönüyor ve zor olan rolünün hakkını fazlasıyla veriyor. İzlerken gözlerine dikkat edin lütfen. Tilbe Saran'ın aniden yaşadığı öfke patlamaları çok başarılı. Damla Sönmez ise rolünün verdiği beden yansımalarını sahneye çok iyi yansıtıyor. 

Kısacası sahnede rolünü eksik oynayan kimse yoktu. 

Yalnız oyunun 3.çeyreğinin biraz yavaş geçtiğini söylemeden edemeyeceğim. 


" Savaşta asla yapmam dediğimiz o kadar çok şey yaptık ki " 

Oyunun Künyesi
Yazan: Lars Noren
Yöneten: Serdar Biliş
Yönetmen Yardımcıları: Pınar Bekaroğlu, Tamer Can Erkan
Oyuncular: Tilbe Saran - Erkan Avcı - Sermet Yeşil - Damla Sönmez - Ecem Uzun
Tasarım: Gamze Kuş
Işık: Cem Yılmazer
Hareket: Candaş Baş
Ses Koçu: Susan Main
Ses tasarımı: Mustafa Özdemir
Video: Ali İhsan Elmas, Mehmet Sami
Fotoğraf: Özgür Onan
Asistanlar: Su Şanad, Pınar Akyüz
Koordinatör:Pınar Fidan




Not: Görsel internetten alıntıdır. 

24 Nisan 2014 Perşembe

Tavşan Deliği

Uzun zamandır gitmek istediğim fakat Çarşamba akşamlarım dolu olduğu için gidemediğim , tatili fırsat bilip sonunda izleyebildim Tavşan Deliği 'ni.

Öncelikle Asmalı Sahne'den bahsetmek istiyorum. Asmalı'da The House cafeyi solunuzda bırakıp ilk sağa sapıyorsunuz ve yol bitiminde hemen soldaki turuncu binanın birinci katına çıkıyorsunuz. İki sıra sandalyesi olan ufacık ve sıcacık bir sahne burası. Dışarıdan gelen eğlence seslerinin oyuna konsantre olmayı zorlaştırdığını saymazsak güzel bir yer =)

Oyuna gelince , bir ailenin yaşadığı kaybın yaralarını sarmasını izliyoruz sahnede. Bu o kadar kolay değil yer yer içinize işliyor kendi kayıplarınızı düşünüyorsunuz bazen . Aslına bakarsanız paralel bir oyun tavşan deliği. Günümüzde yaşanan siyasi tartışmalarla sadece isim benzerliği var =) Yaşadığımız bu zamanda , paralel bir evrende daha mutlu olabileceğimiz ihtimaliyle baş başa kalıyorsunuz.  Oyucular Melike Güner , Faruk Barman, Füsun Erbulak, Öykü Başar, Yağız Can Konyalı. Yönetmen Serkan Üstüner.

Vakit bulursanız tavşan deliğinizi aramak için oyuna gidin. Hatta Melike Güner'in oyun başından sonuna kadar buğulu olan gözlerini görmek için bile gidebilirsiniz. Kendisi bu sene Afife Tiyatro ödüllerinde en başarılı kadın oyuncu kategorisinde aday. Ayrıca genç oyuncu Yağız Can Konyalı'yı unutmamak lazım .




Not: Görsel internetten alıntıdır. 

22 Nisan 2014 Salı

33. İstanbul Film Festivali'nin Ardından

Bir festival daha geldi ve geçti. 13 adet filme bilet alıp sadece 5 tanesini izleyerek filmleri ekme rekorumu kırdım =) 

Oysa her şey güzel başlamıştı. Lale kart sahibi olmamıza rağmen biletlerin satışa çıkmasından bir gün önce eve gelen kataloğa tam bakma fırsatım olmadan seçtiğim filmleri ertesi gün biletix çağrı merkezinde 40 dk ya yakın bekleme süresinden sonra alabilmiştim. Filmlere gelince ,

Kitap Hırsızı
Nymphomaniac 1- 2
İtirazım Var 
Mandalina Bahçesi
Ningen 
Umudun Peşinde 
Büyük Budapeşte Oteli 
Eksik Resim
Frank 
Sözcükler ve Resimler  
Amazonia
Aşkın Yaşı Yoktur 

İzlediklerime gelince 

Umudun Peşinde ; Festivalin açılış filmi olarak gösterilen umudun peşinde İngiltere,Amerika ve Fransa ortak yapımı.Filmin senaryosu gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış. Judi Dench ise performansıyla oscara aday. 
Philomena henüz bir genç kızken evlilik dışı bir ilişkiden hamile kalıp babası tarafından evlatlıktan reddedilerek bir manastıra bırakılıyor. Burada doğurduğu ve başka aileye evlatlık verilen oğlundan bir daha hiç haber alamıyor. Elli yıl sonra bir gazeteci ile yolları kesişiyor ve oğlunu aramaya başlıyor. Bir yandan manastırın kirli sırları ortaya çıkarken bir yandan oğluyla ilgili bilgilere ulaşmaya başlıyor. 

Ningen ; Japonya , Türkiye ve Fransa ortak yapımı olan Ningen bir japon masalından yola çıkarak şiirsel film diliyle masal ve alegoriyi bir arada yansıtan ve görsel açıdan çarpıcı bir film. Filmin yönetmenleri Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti . İkili uzun yıllardır beraber çalışıyorlar ve bu ikinci uzun metrajlı filmleri. İkili uzun yıllardır beraber çalışıyorlarmış. Film sonunda oyuncu ve yönetmenlerle kısa bir söyleşi gerçekleştirildi. En çok dikkatimi çeken oyuncuların hiç birinin profesyonel oyuncu olmamaları. Çağla Zencirci bunu bilerek seçtiklerini söyledi. Çıkışta kendisini tebrik ettim çok tatlı biri . Ayrıca Guillaume Giovanetti ülkemize gele gide ve Çağla Zencirci ile çalışmaktan olsa gerek dilimizi epeyce öğrenmiş. Yeni projelerinde başarılar dilerim =) 

Eksik Resim; Kamboçya ve Fransa yapımı bir belgesel. 1970'li yıllarda Kamboçya'nın üstüne karabasan gibi çöken Kızıl Kmer rejimini arşiv görüntüleri ve kilden yapılmış küçük figürlerle bize sunuyor. Gerçekten de sarsıcı bir film. Fakat yanımda oturan bayana laf söylemeden geçemeyeceğim. Başından sonuna kadar oflamaktan bir hal oldu. İnanılmaz derecede rahatsız oldum rahatsızlığımı da belli ettim ama anlatamadım. Beğenmediysen çık git , ya da bilet alırken biraz araştırıp al. Hiç birini yapmadın koy kafayı uyu .Bütün festivallerde beni rahatsız edecek seyircilere denk geliyorum. Bu konuda yalnız mıyım acaba ? 

Frank; Gelelim festivalin en eğlenceli filmine. Filmi 21:30 seansında izledim ve o seans için izlenecek harika bir film olduğunu düşünüyorum.Baştan sona kadar bütün seyirci kahkahalarla güldük. İngiltere ve İrlanda yapımı bir film. Kendi halinde yaşayan ve iş dışında odasında kendini müziğe adayan kahramanımız Jon bir gün tesadüfen bir müzik grubuna dahil oluyor. Grubun eksantrik müzik çalışmalarının yanında en ilgi çekici özelliği ise solistlerinin kafasında hiç çıkarmadığı devasa bir maske olması. Film başka sinema ile 16 Mayıs'ta gösterime girecek. Vakit bulursanız kaçırmayın derim.Çok keyif alacaksınız. 

Sözcükler ve Resimler ; Eski yeteneklerine sahip olmayan bir yazar Jack  ile eklem rahatsızlığı olan ressam Dina aynı okulda çalışmaya başlıyorlar. Bir resmin bin kelimeye bedel olup olmadığı konusunda tüm okulu etkisinde bırakan bir rekabete girişiyorlar. Başta birbirlerinden hiç haz etmeyen bu ikili,önce azılı birer rakip, sonra da fena halde birbirlerine aşık bir çift olacaklardır. Yüzünüzü gülümseten keyifli bir film. Juliette Binoche tek kelime ile harika. 


İzleyemediğim filmlerden 5 tanesini çok sevdiğim bir arkadaşıma emanet ettim ve o izledikçe ben de gitmiş kadar mutluluk duydum. (bkz. kendini kandırmaca =) Büyük Budapeşte Oteli bitmek bilmeyen toplantıya kurban gitti. En azından başka sinemada gösterimde. Bitmeden izlemeyi düşünüyorum . 


Bu yıl istediğim verimi alamadım. Ekim ayına ölmez sağ kalırsam bekle beni Film Ekimi diyorum =) 

29 Mart 2014 Cumartesi

Dönüşüm

Atlas Tiyatro Araştırmaları'nın yeni oyunu Franz Kafka 'nın muhteşem eseri "Dönşüm" ü gala gecesinde izledik.

Bildiğiniz gibi Gregor Samsa bir sabah uyandı ve böceğe dönüştüğünü gördü . Oyunumuz Gregor'un kendisinin kurduğu küçücük dünyada, tanımlamakta güçlük çektiği büyük dünyanın arasında sıkışıp kalmasını anlatıyor.

Gözde Kısa aile bireylerini ve Gregor'un patronunu canlandırırken , Alper Günay  Gregor'u canlandırıyor. Yöneten Sercan Özinan. Oyun yaklaşık 45 dk sürüyor. Pek konuşma yok daha fazla bedensel hareketlerle devam eden bir oyun izliyoruz sahnede. Değişik bir şeyler göreyim diyorsanız tercih edebilirsiniz. Ama bildiğiniz bir tiyatro oyunu gibi olmadığını söylemekte fayda var.


Oyunun Künyesi
Yazan : Franz Kafka
Alper Günay
Gözde Kısa
Yöneten: Sercan Özinan

28 Mart 2014 Cuma

27 Mart Dünya Tiyatro Günü

Sezon başından beri bu akşam dahil olmak üzere toplam 56 oyun izlemişim. Sanatın sansür görmeyeceği , kapatılma korkusu olmadan ,oyunların özgürce oynanabileceği güzel günler görmek dileğiyle.

Hayat bir tiyatro sahnesidir. Rolünüzü iyi oynayınız.

20 Mart 2014 Perşembe

D Blok D:7

Dün akşam D22'de Yelda Baskın'ın yazıp yönettiği D Blok D:7 oyunundaydım.

D Blok D:7 , orta sınıf bir çekirdek ailenin bireylerinin gündelik yaşam içinde birbirlerine müdahalelerine odaklanarak "başka türlü bir dünyanın ne şekilde mümkün olabileceği" sorusunu mercek altına alıyor.  

Aile kurumu hem basit hem karmaşıktır. Sahnede babaları olmayan çekirdek bir aile izliyoruz. Anne rolünde Ayşe Demirel , evin haylaz oğlu Cem Sürgit ve oyunculuk aşkıyla yanıp tutuşan fakat doğum günü partilerinde palyaço olarak rol alan ama bir gün keşfedileceğine dair umudu olan abla Elif Ürse.

Metin gündelik hayatın içinden hepimize tanıdık gelecek diyaloglarla beraber akıcı bir şekilde ilerliyor. Dekor olarak avize, kanepe ve perde ile evin salonunu yansıttığını zannetsekte ilerleyen dakikalarda evin tamamını görebiliyoruz. Oyunda zaman ve mekan atlamaları kanepede geçiyor. Ayrıca perde ileride projeksiyon perdesi olarak kullanılıyor. Elif Ürse elinde kamerasıyla yaptığı rolü perdeye yansıtıyor. Fakat dün akşam sadece ilk kısımda izleme fırsatı bulduk. Teknik aksaklık nedeni ile diğer sahnelerde projeksiyon perdesi olarak izleme fırsatı bulamadık.

Oyunculuklara değinmek gerekirse , anne rolünde izlediğimiz Ayşe Demirel hepimizin evinde gördüğü bir anne olarak karşımıza çıkıyor. O sıcaklığı hissedebiliyorsunuz. Evin haylaz, işsiz oğlu Cem Sürgit ise ilk başlarda biraz pasif kaldı ama oyun ilerledikçe açıldı ve güzel bir performans sergiledi. Ayrıca çok güzel bir ses tonuna sahip . Dublaj yapmadığını söyledi ama yaparsa çok güzel işler çıkaracağı kesin.
Son olarak Elif Ürse için denecek çok şey var. Tek kelimeyle bayıldım. Oyunun temposunu hiç düşürmedi. Beden dilini ve mimikleri eksiksiz olarak kullanıyor.Çıkışta biraz sohbet ettik. Bu sezon sonuna yetiştirmeye çalıştıkları tamamen doğaçlama bir performans ile tekrar izleme fırsatı bulabileceğimizin haberini şimdiden vermek isterim.

Keyifli bir 70 dakika geçirmek isterseniz D Blok D:7 yi , şirin mi şirin D22 sahnesinde izleyebilirsiniz.



Oyunun Künyesi 
Yazan-Yöneten: Yelda Baskın
Elif Ürse
Ayşe Demirel
Cem Sürgit 


Not: Görsel internetten alıntıdır. 



17 Mart 2014 Pazartesi

6 Oyuncu Yönetmenini Arıyor

Moda Sahnesi'nin yeni oyunu Steven Berkoff 'un yazdığı Onur Ünsal'ın çevirdiği "6 Oyuncu Yönetmenini Arıyor " u Kemal Aydoğan yönetti.

6 oyuncu film çekimi için bir aradalar. Kiminin rolü ufak , kiminin daha fazla. Egolarını , yapmak istediklerini, hayal kırıklıklarını sahneye taşıyorlar. İlk 10 dakika oyuncuların fazla abartılı oynadıklarını düşünsem de oyun ilerledikçe karakterleri başka türlü yansıtamayacaklarını düşündüm.

Oyunun metni için zayıf diyemeyiz ama gel gör ki biraz fazla Türk usulü olmuş. Metin yabancı , sözler Türk usulü. Fazla yorum yapmak istemiyorum ama oyun bana fazlasıyla küfürlü geldi. Sanki biraz insanlar gülsün diye küfürün dozu kaçırılmış. Sevgili izleyicimiz hiç boş durmayarak hemen her espriye gülerek asıl ince ve güzel esprileri kaçırdı desem yalan olmaz.( Ayrıca salonda gülmeyen tek insan ben miydim diye hala merak etmekteyim. )

Tiyatro ile ilgili konuşmalarda Hamlet'e gönderilen selam ince düşünülmüş güzel bir ayrıntıydı.

Son olarak Onur Ünsal 'ı neden bu kadar geç fark etmişim bilmiyorum. Küfür beni etkilemez maksat gülmek olsun diyorsanız keyifli seyirler dilerim.



Oyunun Künyesi
Mutlu Güney
Ayçe Abana
Onur Ünsal
Esra Kızıldoğan
Timur Acar
Deniz Elmas
Alper Baytekin

Not: Görsel provalardan. www.modasahnesi.com.tr sitesinden alınmıştır.

Bilet Satın almak için : http://www.modasahnesi.com/e-bilet

10 Mart 2014 Pazartesi

Nice Yıllara

Geçtiğimiz Cumartesi Küçük Sahne'de bu ay prömiyerini yapan "Nice Yıllara" oyunundaydım .


  1. Sadece kalabalıklar içinde yalnızlığı yaşayanlar, yalnız kaldıklarında kalabalık olurlar. Kendi doğum gününü kutlama telaşında olan bir aktris, yaşamını ve yalnızlığını ortaya döktüğünde ortaya çıkan yalnızca kendi geçmişi değil, tarihin ve karanlıkta kalanların kendisi olabilir. Oynadıkları, oynamak zorunda kaldıkları ve  tanıdıkları. Onun kendine ve bize söyleyecekleri şeyler var ! 
Yıllardır sahneye çıkmayan , altmış yaşını çoktan aşmış , eski günlerini özleyen tek göz odalı evini tiyatro kulisine dönüştüren Zerrin Karaman'ın evindeyiz. Doğum gününü kutlamaya hazırlanırken geçmişiyle yüzleşiyoruz. 

Tuncay Özinel vefat etmeden bir kaç gün önce Göksel Kortay'ı arayarak 'Göksel , ben ölsem de siz bırakmayın,bu oyunu mutlaka yapın' demiş. Defne Yalnız ve Göksel Kortay bunu bir vasiyet olarak kabul etmiş. Vasiyetin üzerlerine yüklediği ağır sorumluluğu yerine getirmenin rahatlığını yaşadıklarını söylüyorlar. 

Defne Yalnız için yazacağım kelimeler az gelir. Kendine özgü mimikleri farklı ruh hallerine geçişleri tek kelimeyle muhteşemdi.

Çıkışta gözlerimde yaşlarla kendisine sarılarak tebriklerimi sundum. Suluuu gözz dedi bana oyundaki konuşmasıyla . Çok oyun izledim ama hissetmesem o göz yaşları düşmezdi dedim kendisine. 

Devlet Tiyatroları'nda bu sezon izlediğim en iyi oyunlardan biri diyebilirim. Kültür sanat etkinliklerinizin bir yerine mutlaka Nice Yıllara oyununu ekleyin. Pişman olmayacaksınız. 



Oyunun Künyesi 

Yazan : Tuncay Özinel
Yöneten : Göksel Kortay 
Oyuncu : Defne Yalnız 

2 Perde 2 saat . 


Not: Görsel www.istd.gov.tr ' den alıntıdır. 

Ayrıca iki sene boyunca oyun yazısı eklememişim. En azından bu sezon izlediklerimi paylaşma umuduyla buraya not düşüyorum .