25 Aralık 2011 Pazar

Bal Kabağı Köftesi

Cuma akşamı geç bir saatte televizyonda yemek programı izledim. Ev sahibesinin adını bilmiyorum ama yaptığı yemekler çok hoşuma gitti bir deneyeyim dedim . Bugün akşam üzerinden beri mutfaktayım. En son bademli kurabiye yaptım onu daha sonra yazacağım =)

Malzemeler 
- Bir kaç dilim bal kabağı
- Taze soğan
- 1 adet kuru soğan 
- 3 yumurta
- Bir kaç kaşık un 
- Kimyon , tuz , karabiber 

Bal kabaklarını rendeliyoruz , taze ve kuru soğanı bal kabaklarının üzerine ince ince doğruyoruz. 3 adet yumurta kırdıktan göz kararı bir kaç kaşık un koyuyoruz. Elde ettiğimiz karışıma kimyon , tuz ve karabiberi de ekledikten sonra daha önceden yağ kızdırdığımız tavada kızartıyoruz. Yapılışı hepimizin bildiği mücver gibi ama tadı daha farklı ve gerçekten de çok lezzetli. Denemenizi tavsiye ederim. Ben biraz fazla kızartmışım =) Afiyet olsun . 


18 Aralık 2011 Pazar

Vahşet Tanrısı

Bu sezonun oyunlarından söz etmeye devam edeceğim ama bu sefer anlatacağım oyun İstanbul Devlet Tiyatro'sunun 2009 sezonunda sahnelenmeye başlayan ve bu sezon da devam eden Vahşet Tanrısı isimli oyun.


Çocukları kavga etmiş olan iki aile "medeni bir uzlaşmaya varmak" istemektedir. "Kibarca" konuşmaya başlarlar aralarında. Ama sonunda kıyamet kopar. Çünkü hayatları farklı mutsuzluk biçimlerinden oluşan bu dostlarımız şu gerçeği bilmiyorlardır: İnsan aşkı ve evliliği hayalleriyle -yeteneğiyle- yaratır ve karakteriyle mahveder. Çocuk kaderdir! Ve çocuklar evden çıkıp "hayata karışırlar"




İki aile çocuklarının kavga etmesi nedeni ile bir araya gelip aralarında anlaşmak ister. Medeni davranmaya çalışan iki aile zaman ilerledikçe kendini kaybeder.

Oyunun ilk başları yavaş bir tempoyla devam ediyor , ama kahkaha krizine hazırlanmanız için bu yavaş tempo tam yerinde olmuş.

Zerrin Tekindor 'u daha önce Müfettiş isimli oyunda seyretmiştim. Bu oyundaki performansı da tek kelime ile muhteşem. Bir karakteri oyunun başından alıp nereye sürüklediğini hayranlıkla izleyeceksiniz. Ülkü Duru , Zafer Algöz ve İşdar Gökseven'i de unutmamak lazım . Sahnede harika bir oyun ve oyunculuk izliyor olacaksınız.


Bu oyunun bildiğim iki ödülü var.


14. Afife Tiyatro Ödülleri, 2010, Yılın En Başarılı Müzikal Ya da Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncusu, Zerrin Tekindor

10. Lions Tiyatro Ödülleri, 2010, En İyi Komedi Erkek Oyuncu, Zafer Algöz

Kaçırmamanız gereken bir oyun diyebilirim. Güzel vakit geçirme olasılığınız çok yüksek. Hatta garanti bile diyebilirim. Oyunu beğenmeyen biriyle karşılaşmadım henüz.

Tek perdelik bir oyun.

Yazan: Yasmina Reza
Çeviren: Zeynep Avcı
Yöneten: Celal Kadri Kınoğlu
Dekor-Kostüm: Serpil Tezcan
Reji Asistanı: Başak Özyönüm

Oyuncular:
Ülkü Duru
Zafer Algöz
Zerrin Tekindor
İşdar Gökseven


Bu arada unutmadan oyunun sinema versiyonu 16 Aralıkta vizyona girdi. Filmin orijinal adı Carnage . Dilimize Acımasız Tarı olarak çevrilmiş.

Oyuncular Kate Winslet , Jodie Foster , Christoph Waltz , John C. Reilly , Eliot Berger , Elvis Polanski
Yönetmen : Roman Polanski




15 Aralık 2011 Perşembe

Agatha Christie Kış Okuması ( 15 - 31 Aralık 2011 )

Severek takip ettiğim thalassapolis ve biblio bloglarının sahibeleri Agatha Christie okumaları yaparak yılı güzel bir şekilde kapatıyorlar. Geçen sefer yaptıkları okumaya katılamadığımdan dolayı bu seferkini kaçırmayacağım.
Okuyacağım kitaplara gelirsek ,

Kitabın başlarında olduğum için listeye eklediğim                 Filler de Hatırlar
                                                                                 Doğu Ekspresinde Cinayet
                                                                                 Cesetler Merdiveni
                                                                                 On Küçük zenci
                                                                                 Ölüm Adası

Aslında yeni yıl ile ilgili bir kitap okumak isterdim ama elimde bunlar var , ve bitirmeden yeni Agatha kitabı almayacağım. Umarım bir kaç kişi daha bizlere katılır. Katıldığım ilk okuma ve çok heyecanlıyım umarım güzel geçer =)

14 Aralık 2011 Çarşamba

Opera Komik

İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda bu sene sahnelenen yeni oyunlardan biri de Opera Komik.

"Bizet’in yeni operası Carmen’in açılış gecesi Opera Komik’teyiz. Ünlü besteci, ahbapları, rakipleri, revü şarkıcıları ve saygın ailelerden oluşan bir topluluk heyecanla yeni eseri beklemektedir. Oğlunu soylu bir aileden bir kızla evlendirmek isteyen yeni zengin ile kızlarının paralı biriyle yuva kurmasını isteyen soylu aile için ise Opera Komik gençleri tanıştırıp kaynaştırmak için oldukça uygun bir mekandır. Sahnede Carmen operası sürüp giderken, asıl tiyatro fuayede ve localarda oynanmaya başlar. Gerçek yaşamda olanlar, Carmen’in öyküsünden çok daha aşırı ve abartılıdır. Sanat gerçekliğinin hayata ayna tutması işlevini, çok keyifli bir komediyle ele alan Opera Komik izleyenleri 19. yüzyılın Paris’inde bir geceye davet ederken burjuva izleyicisine de ciddi bir eleştiri sunmaktadır."

Oyunumuz operanın emektar yer göstericisinin seyirci kitlesini bize anlatmasıyla başlıyor. Daha sonra localara sırasıyla seyirciler geliyor. İlk locada kızlarını evlendirmek için gelmiş bir aile , orta locada o akşam sergilenen eserin yaratıcısı Bizet  ve son locada da gördüğü her kadını çıplak olarak hayal eden , onları gözleriyle soyan damat adayı ve babası yer alıyor. Sahnede opera başlarken , entrikalar ve oyunlar localarda oynanmaya başlıyor.


Oyuna yüksek bir beklentiyle gitmemenizi öneririm. Her sahnesine pek güldüğümü söyleyemem. Oyunun teması cinsellik olmamasına rağmen cinsel espriler ve şakalar bol bol mevcut . Ayrıca oyunda kimin hikayesinin anlatıldığı da pek belli değil açıkçası. Bir de olur da bir gün Carmen'i izleme fırsatı bulursanız operanın büyük bir kısmını öğrenmiş oluyorsunuz. Oyun süresi yaklaşık 1 saat 35 dk. 2 perde.

Naçiz görüşlerimden sonra demek isterim ki oyunculara , oyunculuklarına ve verilen emeğe saygımız sonsuz.






Yazan: Nagle Jackson
Çeviren: F.Çiğdem Aydın
Yönetmen: Mutlu Güney
Yönetmen Yrd.: Hakan Vanlı
Dramaturg: Olgun Yalçınar
Dekor Tasarımı: Behlüldane Tor
Kostüm Tasarımı: Nalan Alaylı
Işık Tasarımı: Nejat Karaorman





Oyuncular:
Odile: H.Merih Atalay
M.De La Cornıche: Umut Demirdelen
Madam De La Corniche: Sevinç Erol
Viviane: Mevra Ustaoğlu
La Tarhine: Ebru Saçar
Bizet: Nişan Şirinyan
Ernest: Ergun Akvuran
Vigneron: Yusuf Atala
Hector: Burhan Yıldız
Gounsel: Erdoğan Aydemir
Zerbinet: Şeyda Pektok
Pils: Zeynep Alper






3 Aralık 2011 Cumartesi

Kırmızı


Gladiator , The Last Samurai ve The Aviator gibi bir çok başarılı senaryonun yazarı olan John Logan 'ın yazdığı , 20. yüzyılın önemli ressamlarından Mark Rothko'nun hayatından bir kesit sunan " Kırmızı " adlı oyun İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahneleniyor.

Oyun ilk olarak Londra ' da sahneleniyor. Daha sonra New York'taki John Golden Theater ' a geçiyor. En iyi oyun,en iyi oyun yönetimi,en iyi sahne tasarımı da aralarında olmak üzere toplam 6 Tony Award sahibi bir oyun.


Oyun Hakkında ;


" Mimari devler Philip Johnson ve Mies Van Der Rohe'nin tasarladığı, New York'un en görkemli yapılarından biri olan Seagram Binası'nın tepesindeki ünlü "Dört Mevsim" restaurantında sergilenmek üzere bir seri müral siparişi verilmiştir. Fakat bu resimleri yapması istenen kişi sıradan biri değil, modern sanat algısının temellerini sarsan deha Mark Rothko'dur. Sanat anlayışı üzerine yaptığı yorumlar ve sıradışı renkleriyle kendi üslubunu tüm dünyaya kabul ettiren ressam Rothko, bu oyun ile çalışma atölyesinde yarattığı " yeni bir dünya"nın tablosunu göstermektedir. Bu sıradan bir manzara resmi olmanın ötesinde, kendi renklerini oluşturan bir trajedidir. Sanatçının üretim aşamasında yaşadığı katmanları, hayatın içinden bir dille, son derece gerçek bir biçimde sahnede görmek mümkündür. Asistanı Ken ile ressamın olası yaşam algısı üzerine yaptığı tartışmalar, bir sanatçının yaşamın gölgesindeki iç dünyasını çırılçıplak gözler önüne sermektedir."




2. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın sanattaki öncü rolünü ABD’ye kaptırmasıyla birlikte, Amerika’da ürün veren sanatçılar ve yaptıkları eserler 20. Yüzyılın 2. yarısına tam anlamıyla damga vurmuştur. Bu öyle bir dönemdir ki, Picasso bile demode sayılmakta, soyut dışavurumculuk ve diğer öncü akımlarla sanat tarihi ve felsefesi baştan aşağı sorgulanmaktadır. İşte bu dönemin en önemli sanatçılarından Rothko’nun atölyesinde asistanıyla geçen inişli çıkışlı iki yılının konu olarak seçildiği bu oyun, aynı zamanda 20. yüzyılda sanatın rolü üzerine düşünen herkesi avucunun içine alacaktır.





Oyundan önce ressam hakkında 30 dakikalık bir film gösteriliyor. Sanat ve felsefeyle pek ilgili değilseniz oyun ilginizi çekmeyebilir. 2 perde ve yaklaşık 2 saat süren bir oyun . Bu tarza ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir oyun . Resim sanatının konu edinildiği bir oyun görme şansınızın az olduğu düşünülürse gidin görün derim. Öylesine bir tiyatroya gideyim diyorsanız eğer sizin için iyi bir seçim olmayabilir. 




Oyunda Rothko ' yu usta oyuncu Nihat İleri , ressam çırağı Ken 'i Turan Günay canlandırıyor. 

Yönetmen : İskender Altın
Dekor kostüm Tasarım : Şirin Dağtekin Yenen
Işık : Enver Başar 



Ken: Sana bir şey sorabilir miyim?
Rotkho: Sormanı engelleyebilir miyim?
Ken: Gerçekten de siyahtan korkuyor musun?
Rothko: Hayır, ben ışığın yok olmasından korkuyorum.
Ken: Yani körlük gibi mi?
Rothko: Hayır ölmek gibi.


30 Kasım 2011 Çarşamba

Sidikli Kasabası Müzikali




Ünlü Broadway müzikali  ‘Urinetown the Musical’ yani Sidikli Kasabası bu sene İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Greg Kotis’in yazdığı müzikalin konusu , dünyanın ısınıp suların azalmasıyla birlikte tuvalete girmeyi sınırlayarak özel bir şirketin denetimine verildiği bir yerde geçer. Tuvalet parasını ödeyemeyenlerin gizemli Sidikli Kasabası’na gönderildiği, bir gidenin bir daha geri gelmediği, kimsenin birbirinin gözünün yaşına bakmadığı, tüm genel tuvaletlerin özelleştirildiği bu yere düşen bir aşk ateşi aynı zamanda süre giden sisteme karşı çıkışın da kıvılcımı olur.


Oyun 13 Ekim tarihinde Küçükçekmece sahnesinde prömiyer yaptı. Cevahir Salonuna gelmesini dört gözle bekliyordum. Sonunda dün oyuna gidebildim. İçerisi tıklım tıklım dolu , merdivende oturanlar , belki gelmeyen olur diye son dakikaya kadar bekleyenler . Yerime oturdum başladım incelemeye . Sahnede kullanılan dekor oldukça sade , üst tarafta 5 kişilik bir orkestra yerini almış seyircinin yerlerine oturmasını bekliyor. Acaba oyun nasıl olacak diye düşünmekten kendimi alamıyorum ve oyunumuz 10 dakikaya yakın bir gecikmeyle başlıyor. Sahneye önce oyunun anlatıcısı Memur Lockstock ( Doruk Şengün ) çıkıyor ve "boktan bir oyun " izleyeceğimizi söylüyor. 











Kafamdaki bütün ön yargıları bırakıp kendimi oyuna kaptırıyorum.Uzun zamandır böylesine hareketli ve eğlenceli bir oyun izlememiştim. Işık , dekor , kostüm ve koreografi gerçekten de başarılıydı. Gerçekten de başarılı işler çıkarılabiliyormuş. Sahnedeki bütün gençler istekli , gözleri ışıl ışıl , şarkılara eşlik edip dans etmek geliyor içinizden . 








Tuvaletlerin İdrar yolları Denetim Şirketine bağlı olduğu ve umumi tuvaletlerin birinde çalışan genç Boby Strong 'un ( Nebi Birgi ) bu şirketin sahibi olan Bay Caldwell ' in kızı Hope 'a ( Ceren Gündoğdu ) aşık olmasıyla işler karışıyor. 


Oyun 3 saate yakın sürüyor. Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Ayrıca kalabalık bir kadroya sahip olması nedeniyle oyuncuları bazı yerlerde takip etmeniz zor olabilir. Slow motion ve düşme sahnelerinin çok başarılı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. 


Güzel vakit geçirmek istiyorsanız , daha önce müzikli bir oyun izlemediyseniz gidin görün derim. 11 Aralık gününe kadar Cevahir Sahnesinde . Biletler şimdilik tükenmiş durumda. Ara sıra internetten bakarsanız bileti iptal edenler olabiliyor , o zaman alabilirsiniz. Bu ay için bilet bulamazsanız önümüzdeki ayları takip ederseniz güzel bir yerden oyunu izleyebilirsiniz.  
Son olarak diyorum ki daha fazla broadway oyunu uyarlansa ne kadar güzel olur =) 


Bir daha ki oyun yazısında görüşmek üzere . 













6 Kasım 2011 Pazar

Mutlu Bayramlar

Aileniz ve sevdiklerinizle beraber mutlu,huzurlu ve sağlıklı nice bayramlar geçirmenizi dilerim.