21 Ağustos 2012 Salı

Beyoğlu Sahaf Festivali

Bu sene altıncısı düzenlenecek olan festival  25 Eylül - 14 Ekim tarihleri arasında geçen yıl olduğu gibi Tepebaşı'nda ( TRT'nin yan tarafında , odakule iş merkezinden geçerek ulaşabilirsiniz ) gerçekleştirilecek. Geçen sene pek fazla gezme fırsatı bulamamıştım. Bu sene vakit ayırarak güzelce dolaşmayı ve Agatha Christie kitapları bulmayı umuyorum =) 





Not: Görsel internetten alıntıdır. 

HİÇ kimse sıradan değildir - Markus Zusak



HİÇ kimse sıradan değildir ( I am The Messenger )
Markus Zusak 
Martı Yayınları
Temmuz 2012, İstanbul , 455 sayfa 
Çeviri : Selim Yeniçeri 

"Neden ben?" diye sordum Tanrı'ya. Bir şey söylemedi.Güldüm ve yıldızları izledim. Yaşamak güzeldi...

Arka Kapaktan 

"19 yaşındayım, taksi şoförüyüm. Sadece bu işe yarıyorum, bir de arkadaşlarımla kâğıt oynamaya. Başka hiçbir uğraşım, isteğim, hedefim yok. Bir ev arkadaşım var, adı Kapıcı. Kendisi aynı zamanda köpeğim olur ve karşılıklı kahve içmekten büyük keyif alırız. Kısacası sıradanlığın mihenk taşıyım ve bundan şikâyetçi değilim. Ama bir gün posta kutumda bulduğum iskambil kartının, çerçevedeki bu resmi değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? "Hiç" oluşum, kimliği belirsiz birini rahatsız etmişe benziyor ve belli ki benimle oyun oynamak istiyor. Neden sorusunun cevabı aslında çok basit: umursamak için.
Peki o halde, oyuna hazırım!"

Dilde sadeliği kullanma yeteneğini başarılı bir şekilde ortaya koyan Markus Zusak, Hiç Kimse Sıradan Değildir adlı eğlenceli olduğu kadar düşündüren romanıyla, herkesin yapabileceklerinin ötesine geçebileceğini en sıradan insanlar üzerinden göstererek zekâsını gözler önüne seriyor.


Markus Zusak ismini daha önce Kitap Hırsızı eseriyle duymuştum. Kitabı o kadar aramama rağmen bulamayınca yeni çıkan kitabını  aldım. Aslında kitap 2002 yılında çıkmış fakat bizde baskısı Temmuz ayında yapıldı. 

Kahramanımız Ed kendi halinde bir taksi şoförüdür. İşinden geriye kalan zamanı köpeği Kapıcı ve arkadaşları Ritchie,Marv ve Audrey ile geçirmektedir. Bir gün gittiği bankada soygun gerçekleştirilir ve bütün cesaretiyle soyguncuya karşı koyar . Sıradan bir Salı günü posta kutusunda adına gönderilmiş bir zarf bulur. Zarfı açtığında içinden kare ası çıkar . Kartın üzerinde 3 tane adres vardır. Sırasıyla adreslere giderek orada bulunan insanlar için bir şeyler yapar. Ed artık seçilmiş bir kişidir ve iskambil destesindeki bütün kartlar bitene kadar görevini tamamlamak zorundadır. 
Kitap yer yer dokunaklı olmakla beraber eğlenceli de. Ed'in hayatında olanlar belki sizlere de tanıdık gelebilir. Uzun zamandır bu kadar zevkli bir kitap okumamıştım. Kitabın 6 adet Uluslararası ödülü var. 
Ayrıca uğraşlarım sonucu yazarın Kitap Hırsızı'nı da  buldum sabırsızlıkla kavuşmayı bekliyorum =) 


19 Şubat 2012 Pazar

İstanbul Efendisi

Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde bu akşam, İstanbul Efendisi adlı oyun Kahraman Acehan'ı bir dakikalık saygı duruşu ile anarak biraz hüzünlü başladı. 

Kendine damat beğenen bir baba kızının başka birini sevdiğini öğrenirse ne yapar? Savletî Efendi, kızının gönlüne yön vermek için cinlere perilere bel bağlamıştır... Musahipzade Celâl, İstanbul Efendisi ile Osmanlı'nın Lale Devri'nden sonraki gündelik yaşantısını ve sosyal ilişkilerini hicvediyor.

Bu akşam her zaman olduğu gibi en ön sırada yerimizi aldık. Oyuncuların kim olduğunu öğrendikten sonra oyun akşamını büyük bir heyecanla bekledim. Engin Alkan , Sevinç Erbulak , Çağlar Çorumlu ( muhteşem üçlü ) , şark dişçisinden Sevil Akı hepsi harikaydı. Oyunda doğaçlamalar oldukça fazlaydı. Bir kaç sıra ilerimizde oturan iki küçük tiyatro severin gülmeleri Engin Alkan'ı istem dışı gülmesine , seyircinin de bu gülmeye katılmasına ve oyunun kısa aralıklarla rayından çıkmasına sebep oldu. İkinci perde başladığında bu iki arkadaşımız ön sıradan kaldırılarak daha arka sıralara alınmış , Engin Alkan'ın olsun orası da iyidir sözleriyle salon tekrardan kahkalara boğulmuştur. 

Çağlar Çorumlu'nun hayat verdiği İrfan karakteri inanılmazdı. Dur dur dur dur . Bekle bekle bekle. Bıcı bıcı bıcı replikleri bu replikleri söylerken yaptığı mimikler ve oyunculuğu tek kelimeyle muhteşem. Kendisi bir süre sonra bağımlılık yapıyor. Sahnede ne zaman izlesem beni benden alıyor kendileri. Oynadığı oyunları defalarca seyredebilirim. 






Oyun hakkında pek bir şey anlatmıyorum. İmkanınız varsa vakit yaratıp mutlaka gitmenizi öneririm. Şarkılı , müzikli ve bol kahkahalı bir oyun sizi bekliyor olacak. Tiyatro sevmeyen insana tiyatroyu sevdirir gibi iddalı bir söz söylesem haksız sayılmam. 

Oyun 2 perde ve 2 saat 45 dakika. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. 2008 yılından beri sahneleniyor. 

Kazandığı Bazı Ödüller , 

9.Lions Tiyatro Ödülleri 2009 , Yardımcı Kadın Oyuncu : Sevinç Erbulak
13.Afife Tiyatro Ödülleri 2009 , Yardımcı Rolde Yılın en Başarılı Müzikal ya da Komedi Kadın Oyuncusu : Sevinç Erbulak
En Başarılı Kostüm Tasarımcısı : Duygu Türkekul 

Savleti Efendi : Engin Alkan 
Menteş Ağa : Zafer Kırşan
Ferhat Ağa : Volkan Ayhan
Muhsin Efendi : Hüseyin Tuncel
Safi Çelebi : Ümit Daşdöğen 
İrfan : Çağlar Çorumlu
Dilaver : Emrah Özertem
Usta Agop : Tuğrul Arsever
Usta Yuvan : Cihan Kurtaran
Durmuş : Serkan Bacak
Bekir : Murat Üzen 
Çengi Afet : Sevil Akı
Feraset : Berna Adıgüzel
Esma Hanım : Derya Çetinel
Dilaram : Sevinç Erbulak
Handan : Selin Türkmen
Şadan : Reyhan Karasu
Raksan : Senem Oluz
Fidan : Çiğdem Gürel
Apustol : Senem Oluz

Yazan : Musahipzade Celal
Yöneten : Engin Alkan
Dramaturg : Sinem Özlek
Sahne Tasarım : Barış Dinçel
Kostüm Tasarım : Duygu Türkekul
Işık Tasarım : Murat İşçi
Müzik Direktörü : Hüseyin Tuncel
Koreografi : Senem Oluz 



30 Ocak 2012 Pazartesi

Rosenbergler Ölmemeli

Güncelleme ;

Oyun 26 Şubat tarihinde son kez sahneleniyor. Mart programından kaldırıldı. Ayrıntılı açıklamaya
http://www.ibb.gov.tr/sites/sehirtiyatrolari/tr-TR/Sayfalar/Anasayfa.aspx sayfasından ulaşabilirsiniz.



Geçen cumartesi akşamı Şehir Tiyatroları Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Fransız yazar Alain Decaux ' un kaleme aldığı Orhan Alkaya'nın sahnelediği 1950'li yıllarda Amerika'da Rus ajanı oldukları nedeni ile tutuklanan ve elektrikli sandalye ile idam cezasına çarptırılan Ethel ve Julius Rosenberg'in hikayesini anlatan Rosenbergler Ölmemeli isimli oyunu izledim.

Rosenbergler'in suçlu olup olmadığı günümüzde hala tartışılmakta. Okuduğum bir kaç yazıda eski bir gizli servis çalışanı Rosenbergler'in Sovyet casusları olduklarını teyit ederken, onların atom bombası casusluğu yapmadıklarını; ama bazı askeri sırları gizli servise verdiklerini itiraf etti diye yazıyordu.

Bir yandan da Ethel 'in erkek kardeşi olan ve Rosenbergler adına aleyhinde tanıklık yapan  David Greenglass'ın itirafı var - David  Cbs televizyonunda katıldığı 60 minutes programında şunları söylemiş: "Ailesini sırtından vuran biri olarak hatırlanıyor olabilirim ama bu umrumda değil. Bana ne olduğu önemli değil ama karımı ve çocuklarımı feda edemezdim,bunun için Ethel'i feda ettim "



Sovyetler Birliği'ne atom bombasıyla ilgili bilgi sızdırmak ve ülkelerine ihanet etmek suçundan tutuklanan Ethel ve Julius Rosenberg 19 Haziran 1953 gününün akşamında idam edildi.





Ethel-Julius Rosenberg'in  Robert ve Michael isimli çocukları. 





Oyun fazla hızlı olmayan bir tempoyla ilerliyor. Fakat her sahne içinize ince ince işliyor. Oyun için değişik bir sahneleme yöntemi kullanılmış.




Fotoğraflarda da görüldüğü üzere sahne 4 ayrı bölüme ayrılmış. Hikayeyi hem sahneden hem de 2 tane barkovizyon dan farklı açılardan izleme fırsatı bulabiliyorsunuz.


                            Julius Rosenberg: Mert Tanık - Ethel Rosenberg : Aslıhan Kandemir

Konu ilginizi çektiyse gidip izlemenizi öneririm pişman olmazsınız. Oyun 2 perde ve yaklaşık 2,5 saat sürüyor.


Yöneten: Orhan Alkaya
Yardımcı Yönetmen: Ali Gökmen Altuğ
Yönetmen Yardımcıları: Nurdan Gür,Özgür Dağ

Oyuncular;
Yargıç: Mazlum Kiper
Avukat: Ali Mert Yavuzcan
Ethel Rosenberg: Aslıhan Kandemir
Julius Rosenberg: Mert Tanık
1. Müfettiş: Ali Gökmen Altuğ
2. Müfettiş: Ozan Gözel
Spiker: Yeşim Koçak
David Greenglass: Kutay Kırşehirlioğlu
Max Elitcher: Murat Derya Kılıç
Ruth Greenglass: Buket Yanmaz
Savcı: Murat Coşkuner
Mc Carthy: Osman Gidişoğlu


Ayrıca oyunun benim için en güzel kısımlarından biri ise çıkışta sevgili Can Dündar ile tanışıp kısa bir konuşma fırsatı bulmaktı. Kitabı Lüsyen'den bahsettik. Bir daha böyle bir karşılaşma fırsatı karşıma çıkmayabilir diye düşünüyor ve son olarak konuyla ilgili bir kaç resim ile yazıma son veriyorum.




















EKTE BULUNAN FOTOĞRAFLAR SİZİ RAHATSIZ EDEBİLİR


















28 Ocak 2012 Cumartesi

Ejderha Dövmeli Kız

Bugün 11:45 seansına sinemaya gittim. Koskoca salonda 4 kişi olarak filmi izledik. 2 kere elektrik kesintisine rağmen hiçbir şey keyfimi kaçıramadı =)

Ejderha Dövmeli Kız Millennium Üçlemesinin ilk kitabı. Kitabı yazın okumuştum. İlk 250 sayfa benim için çok zor geçmişti , karakter sayısı fazla olduğu için bu sayfalarda onları tanıyorsunuz fakat sonradan kitap daha fazla ilgi çekmeye başlıyor.

Film yer yer kitaba bağlı kalmasa da özünde kitapla bütünlük gösteriyor. Gazeteci Mikael Blomkvist 'i Daniel Craig canlandırmış. Oyunculuğu bana Lisbeth 'i oynayan Rooney Mara'nın yanında biraz sönük gibi geldi.




Kitabı okuyanların filmden daha fazla zevk alacağını düşünüyorum. Filmi izledikçe kitaptaki bölümleri kafanızda birleştiriyorsunuz . Eğer kitabı okumadıysanız en kısa zamanda okumaya başlayın derim .

Ayrıca kitap daha önce de filme uyarlanmış. Bu noktada bu filmin çeviri mi yoksa bağımsız bir uyarlama mı olduğuna diğer filmi izlemediğim için karar veremedim. İzleyenleriniz varsa yorumlarınızı bekliyorum.


18 Ocak 2012 Çarşamba

Sezuan'ın İyi İnsanı

Devlet Tiyatroları'nda bu sezonun yeni oyunlarından biri olan Sezuan'ın İyi İnsanı isimli oyunu geçtiğimiz cumartesi Cevahir Sahnesinde izledim.

"Bertol Brecht'in başyapıtlarından biri olan "Sezuan'ın İyi İnsan'ında kapitalist sömürü düzeninde iyi kötü,ezen ezilen çelişkileri sorgulanır. Hem iyi insan olup hem de insanca yaşamak olanaklı mıdır?


İyi insan orospu Shen Te, yeryüzüne inmiş Tanrıları bir gece evinde ağırlar. Bu iyiliği karşılığında ve iyi kalabilmesi için kendisine verilen parayla küçük bir tütüncü dükkanı açar. Ne var ki Shen Te'nin iyi insan olma çabası her açıdan sömürülmeye açıktır.Ayakta kalabilmek için bu kez katı yürekli, kötücül amcaoğlu kişiliğine sığınır. Bu dönüşüm ona insanları sömürmekten başka yol bırakmaz. İnsanca yaşama hakkının tanınmadığı bu çarpık düzende Shen Te,iyi insan olup ayakta kalmayı başarabilecek midir? "


Tanrıların iyi insanı bulmak adına Sezuan'a gelmesiyle başlıyor oyunumuz. Onları sucu Wang karşılıyor ve geceyi geçirmeleri için başlıyor insanların kapısını çalmaya. Sadece hayat kadını olan Shen Te kabul ediyor onları evine.




Ertesi gün Tanrılar aralarında konuşup Shen Te 'ye yaptığı iyilik karşısında bir miktar para bırakıyorlar. Shen Te bu parayla kendine bir dükkan kiralıyor. İyi insan olmak uğruna başına gelmeyen kalmayan Shen Te iyilik yaparken kolunu kaptırınca amcaoğlu karakterine bürünüyor .


Oyun iki perde ve yaklaşık 3 saat sürüyor. Kalabalık bir kadrosu ve diyalogların yoğun olmasına karşın arkamdan esneme sesleri duymadım değil. Çok hızlı bir akışı yok ve uzun olması nedeniyle sıkılanlar olabilir. Ayrıca yeni sahnelenmeye başlayan bir oyun ,oynandıkça daha güzel olacağı kesin.



Bertol Brecht 'in bize sorduğu soru şu ; Dünyayı mı değiştirmeli ? İnsanı mı ?

Bu sezon mutlaka görülmesi gereken oyunlardan biri. Özellikle Zeynep Ekin Öner iki karakterde iyi bir performans sergiliyor. 


Oyunun Künyesi 

Yöneten : Yücel Erten 

Oyuncular

Zeynep Ekin Öner
Reha Özcan
İlkay Akdağlı
Zeynep Erkekli
Zühtü Erkan
Uğur Hakan Güneri
Ahenk Demir
Seval Gökçe
Hanife Şahin
Cengiz Baykal
Mehlika Balkan
Hakan Şahin
Aylin Gürsoy
Yıldırım Gücük



8 Ocak 2012 Pazar

Kabare

Bu sefer sizlere Aralık ayının son haftasında gitmiş olduğum İBB Şehir Tiyatroları'nda sahnelenmekte olan Kabare (Orijinal adı Cabaret )isimli oyundan bahsedeceğim.

"Bir kabare aktristi ile Amerikalı bir yazarın kısa ömürlü aşkı ve onları kuşatan büyük toplumsal kaos. 1931 yılı, Berlin Bir yanda faşizmin tırmanışıyla süre giden huzursuzluk ve açlık; diğer yanda yalnızca eğlence ve para peşinde küçük burjuvaların kendi kabuklarındaki umursamaz yaşam. Kült müzikaller sınıfında yer alan Kabare,1972'de beyaz perdeye aktarıldığında 8 Oscar kazanmış ve "Tüm Zamanların En İyi Yüz Filmi" listesine girmiştir."

Joe Masteroff'un yazdığı oyun 1966 yılında Broadway'de sahnelenmeye başlamış. Daha sonra sinemaya uyarlanan oyun, dünyanın en başarılı müzikallerinden biri olarak gösteriliyor. Oyunun müziklerini John Kander, şarkı sözlerini ise Fred Ebb yazmış. 


Oyun 1930'ların başlarında Almanya'nın cümbüşlü kenti Berlin'de geçiyor. Büyük savaşla beraber yıpranan Alman toplumu , dünya ekonomik krizi ile yeniden sarsılmıştır. İşsizlik ve açlık tüm ülkeyi sarmıştır. Sokak çatışmaları , mahalle baskısı , ihtilal ve darbe girişimleri...Bir yandan da hızla güçlenmekte olan Hitler. Bu sorunlar arasında her şeye karşı eğlence vardır. Yazar metnin önsözünde şöyle der :"Ekonomik krize karşı eğlence , küskünlüğe karşı eğlence,şiddete karşı eğlence ve eğlenceye karşı eğlence var.Ve bu da her şeye hakim" Böyle bir ortamda halkın eğlenmekten zevk aldığı yerlerden biri de gece kulüpleridir. Amerika'dan gelen yazar Clifford Bradshaw ( Can Başak ) Kit Kat Club kızlarından Sally Bowles 'a ( Özge Borak ) aşık olur. Oyunun anlatıcısı Emcee rolünde olan Mert Turak için ne desem az . Sahneyi tek başına doldurması , seyirci ile kurduğu kontak gerçekten olağanüstüydü. Oyuna gidenler final sahnesinde ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunu bir daha görecekler. Kabare oyununun diğer müzikallerden ayırt edilmesindeki en önemli unsur , müzikalin dramatik bir alt yapısının olması. İmkanınız olursa izlemeye değer.

Oyun 2 perde ve 2 saat 40 dakika.


Yöneten : Yücel Erten
Koreografi: Selçuk Borak

9.Lions Tiyatro Ödülleri 2009 , Koreografi Ödülü: Selçuk Borak
7.Tiyatro Dergisi Ödülleri2009, yılın Erkek Oyuncusu: Mert Turak - Yılın Koreografı: Selçuk Borak
15.Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2010, Yılın En İyi Yapımının Yönetmeni: Yücel Erten
14.Afife Tiyatro Ödülleri 2010, Yılın En Başarılı Müzikal ya da Komedi Erkek Oyuncusu: Mert Turak


"Life Is A Cabaret "

Yalnız kalmanın neresi iyi
Gel de müzik dinle
Hayat bir kabare dostum
Kalk gel kabareye.
Bırak kitabı,dikiş nakışı
Hazır ol tatile
Hayat bir kabare dostum
Kalk gel kabareye

...........................