29 Ocak 2017 Pazar

Kasım 2016

Kış ayının yaklaşması ile beraber hastalıklar boy göstermeye başlamıştı. Nasiplenmeden olmaz dedim ve Kasım ayının yarısını evde geçirdim =)  

Sağlıklı bünye ile Kasım ayı şu şekilde geçti ;

Sinema 

Film ekimi sonrası vizyon göreceği için bilet almadığım Julieta, Elle, Albüm, Captain Fantastic ve American Pastoral izlediğim filmler arasındaydı. Ayrıca hatır için gittiğim Ekşi Elmalar kasım ayı filmleri arasına girdi. 

Bale

Fındıkkıran temsili geçtiğimiz sezon ses düzeninde oluşan bir aksaklık nedeniyle orkestrasız olarak bant yayınından gerçekleştirileceği açıklandığında biletimi iade etmiştim. Bu sezon orkestra ile izleyebildim.

Tiyatro 

Mam'art - Nereye Gitti Bütün Çiçekler 

Duru Tiyatro- Veronalı İki Centilmen: İki laf etmeden geçemeyeceğim. Maalesef oyunu Birdy'de izleyip hayran kaldığım Kerim Altınbaşak bile kurtaramamış. 

D22 - Dünyaya Gözlerimden Bak :  D22 galata kulesinin alt sokağında yer alan sahnesini geçtiğimiz sezon sonunda kapatmıştı. Bu oyun için Kadıköy'de eski bir köşk içinde performanslarını sergiliyorlar. 

Ekip- Macbeth : 20. İstanbul Tiyatro Festivali oyunlarından biri olan Macbeth maalesef beklentimin altında kaldı. Allah aşkına Karadeniz şivesinin Shakespeare oyununda ne işi var ? 

Craft - 10-11-12 


Az etkinlikli ve hareketli Kasım ayı bu şekilde geçti. En kısa zamanda Aralık ayı etkinliklerini yazmak dileğiyle. 

Sevgiler. 

Ekim 2016

Ekim ayının gelmesiyle beraber şehrimizde kültür-sanat etkinlikleri çığ gibi büyümeye başlamıştı =)

Ekim ayı etkinliklerinden kısaca bahsetmek gerekirse diyerek yazmaya başlıyorum.

Filmekimi - Sinema

Bir filmekimi için daha ömrümüz varmış şükürler olsun diyerek kısa ve öz bir festival programı yaptım. Sadece bir film için aldığım biletimi arkadaşıma vererek festivali 7 film ( Desierto, Çakı Gibi, Alt Tarafı Dünyanın Sonu, Wiener-Dog, Mezuniyet, Vahşiler Firarda ve Öğrenci ) ile bitirdim.

Maalesef Xavier Dolan yönetmenliğinde çekilmiş olan Alt Tarafı Dünyanın Sonu'nu rezil bir kopyayla izlemek zorunda kaldık. Festivalin tek can sıkıcı filmi oldu kendisi. Ayrıca Vahşiler Firarda'yı bir yerlerde bulup izlerseniz harcadığınız bütün dakikaların karşılığını almış olacaksınız. Bol bol gülmeniz ise yanınıza kar kalacak.

Vizyon filmlerinden ise Elveda Berlin, Trendeki Kız, Rüzgarda Salınan Nilüfer, Cehennem ve Ansızın izlediğim filmler oldu. Elveda Berlin ve Ansızın ayın en iyilerinden.

İstanbul Coffee Festival

Geçtiğimiz sene pek ilgimi çekmeyen İstanbul Coffee Festival'e bu sene arkadaşların zoruyla katıldım. Efendim o kadar kahve seviyorsun neden festivale gitmiyorsun sorularına daha fazla maruz kalmamak için biletimi alarak hafta sonu ilk seansa katılım sağladım.
Katılımcıların hemen hepsinde kahve yudumlamış biri olarak pekte yeni kahveciler keşfedemedim. Kahve benim için vazgeçilmez olmamakla beraber hayatımdan çıkarmak istemediğim bir tat. Kahvemi uzun zamandır çekirdekleri kendim öğüterek, hemen herkesin evinde bulunan french presste dahil olmak üzere pour over yöntemlerinden biri olan Hario V60 ile demliyorum. Emin olun filtre kahve makinesinden daha güzel bir lezzet ortaya çıkıyor. Şimdilik farklı yörelerin çekirdekleri ile mutlu mesut hayatıma devam ediyorum.

Tiyatro

Ayın ilk günü alternatif sahneler içinde bende yeri her zaman ayrı kalacak Kumbaracı50'nin yeni sezon projelerinden biri olan Pera'nın Zamanı'nın ilk gösterimini izledik. Oyun nasıl izlenmeli ? Sorusunun yanıtını bilmeyen seyircileri ve ellerindeki cep telefonlarını bir kenara bırakırsak keyifli bir prömiyer yaşadık. Pera Palas Otel içerisinde oynanan bu oyuna farklı bir deneyim yaşamak istiyorsanız gidebilirsiniz. Biletler tek fiyat üzerinden 60 TL olarak satışa sunulmuş.

Oyun Atölyesi'nin yeni sezon oyunu olan Kundakçı için pek bir yorum yapamayacağım. Maalesef son bir kaç senedir gözlemlerimden yola çıkarak tiyatroda küfrün satmaya başladığını söyleyebilirim. Küfür duyduğunda gülmekten kendini alamayan hunharca kahkahalar atan seyircimiz sayesinden ne oyunu anlayabildim ne de niye bu kadar güldüklerini. Oyun benim için beğenilmeyecek durumda bile olsa arada çıkmama gibi bir huyum var. Fakat bir arkadaşımız ara olduğu gibi gelsin Haluk dinlesin bu küfürleri diyerek çıktı. Dur gitme bile diyemedik. Küfrün sattığı bu oyunlara harcadığım zamana üzülüyorum. Bilet fiyatları tam 55 TL öğrenci ise 40 TL olarak belirlenmiş.

İstanbul Devlet Tiyatrosu sezon açıldı ayıp olmasın bir tane yeni oyun çıkarayım diyerek bizlerle Huzur'u buluşturdu. Kitaba göre fazlaca yüzeysel kalan oyunda Frida Kahlo havası verilmiş bir karakter olmasaydı daha iyiydi.

Yangın Yerinde Orkideler, Şahane Züğürtler, Martı, ve Aldatma şehir tiyatrolarından izlediğim oyunlar oldu.

Özel tiyatrolardan izlediğim diğer oyunlar ise ;

Akciğer - Tiyatro İn
Cimri - Semaver Kumpanya
Ferhangi Şeyler
Popüler Gerçek - Ekip Tiyatrosu
Kozalar - Pangar


Opera

Opera sezonunu Gaetano Donizetti tarafından hazırlanan Don Pasquale ile açtım. Keyifli bir temsil izledim.


Edirne

Sabah erken saatlerde vardığımız Edirne'de müzeleri gezip meşhur tava ciğerini yemeden dönmedik. Hatta şehirde tek olan (kendileri öyle söyledi) kahvecide kahve içmeyi de ihmal etmedik =)

Selimiye Camii




Konya 

Uzun zamandır görmek istediğim fakat programı bir türlü yapamadığım Konya'ya ani bir kararla gittik.

Gezimize Sille köyünden başladık. Erken saatlerde gittiğimiz Sille'de ilk durağımız zaman müzesi oldu.





Daha sonra Aya Elena Kilisesi'ni ziyaret ettik.




Sille ziyaretimizden sonra merkeze dönerek şehri keşfetmeye başladık.

Mevlana Müzesi



Karatay Medresesi




Konya Arkeoloji Müzesi 






Şehirde bol bol yürüdüğümüz ve keyif aldığımız bir gezi oldu. Konya'ya yolunuz düşerse Sille'ye uğramadan dönmeyin.

Hareketli geçen ekim ayını okudunuz.

Sevgiler.