5 Temmuz 2016 Salı

20. İstanbul Tiyatro Festivali'nin Ardından

İki sene boyunca hasretle beklediğimiz festivali bu yılda görmek nasip oldu. Şükürler olsun !

13 oyunun sadece bir tanesine gitmeyerek festival tarihinin en az firesini verdin sanırım =)

Sezonda izlesem olur dediğim oyunları eleyerek listemi yaptım. İzlediğim oyunları belirtmek gerekirse ,

Godot'yu Beklerken: Efendim festivalin açılış oyunu olan sevgili Godot'u izlemek için Uniq Hall salonunda yerimizi aldık. Koskocaman bir salon yapmışlar sezon içinde oynanacak oyunlarda salonun dolacağına pek ihtimal vermiyorum. Belki yurt dışından misafir etkinliklere kapılarını açarlarsa ve fiyatları Zorlu PSM gibi yüksek tutmazlarsa istenilen doluluk oranına ulaşmak mümkün yoksa zor. Daha fazla uzatmadan oyuna gelelim ben Şahika Tekand rejisinden daha önce maalesef sadece bir oyun izlemiş biri olarak oyun bitiminde üzüntülere boğuldum. Nasıl bir disiplin, nasıl bir çalışma uygun kelimeleri bulmakta zorlanıyorum. Bir değişiklik olmazsa sezona devam edecek olan bu oyunu kaçırmayın !

Hizmetliler: Bu oyuna ön yargısız gittim. BBT 'dan izlediğim harika yorumu zihnimin en derinliklerine attım öyle koltuğa oturdum ama gel gör metni bilmeyen birinin oyundan bir şey anlaması zor. Çıkışta; ne anlattı bu yaaa, neydi bu yaaa diye konuşan sevgili seyirciler ( ağzınızı yiyeyim ! ) bu cümlemi kanıtlar nitelikte. Tatbikat Sahnesi oyunları farklı bir tarzda ortaya koyuyor. Keza mezarsız ölüler ve Woyzeck Masalı izlediğimde beni etkilememişti.

O/Hakkari'de Bir Mevsim: İşte hayal kırıklığından sonra biraz olsun beni kendime getiren oyundur. Sarı Sandalye ekibinin diğer oyunlarını izlemiştim. Her izlediğimde bendeki yerleri daha bir farklılaştı. Ferit Edgü'nün kaleminden dökülen muhteşem sözcükleri o kadar iyi yorumlamışlar ki bayıldım.

Aslan Asker Şvayk: Sayın okuyucu ben pek dizi falan izlemem. Kırk yılın başında televizyon kumandasından kanallar arasında gezinti yaparken dizi fragmanına denk geleceğim öyle bir bakacağım. Dizilerle aram bu şekildedir. O yüzden çoğu kişinin TV'den tanıdığı Sermet Yeşil olsun, Serkan Keskin olsun, Tansu Biçer, Nadir Sarıbacak olsun hepsini tiyatrodan tanırım. Çok af edersiniz ama Serken Keskin yıllardır Kocamustafapaşa semtinde tiyatro yapıyor hiç gittin mi? Daha doğrusu haberin var mı ? Sonra kalkmış adam çok iyi oyuncu yaaaaa ... !!! Bu kadar sinir sanırım kafi gelelim oyunumuza. Sana ne oluyor niye sinirleniyorsunuz diyenler olursa efendim yapım maalesef sakin olmaya elverişli değil =) Sermet Yeşil'i ilk defa Kosmos filminde görüp, Savaş adlı oyunda izleyip haran kalmıştım. Devamı ise Aç Köpekler, Seviyoruz ve hiçbir şey bilmiyoruz ile geldi. Maalesef Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun Lüküs Hayat oyununda izleyemedim. Aslan Asker Şvayk biletimi sağ olsunlar 8.sıradan verdikleri için önce biraz hüzünlendim fakat oyun başlamadan önce 3. sonra 2. sıradaki yerimi aldım başladım izlemeye. Aslan askerimizin çek savaşı sırasında yaşadığı anıları izliyoruz sahnede. Sermet Yeşil her zaman olduğu gibi sahnede göz doldurdu. Ayrıca Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun tatlı genel sanat yönetmeni Ercüment Yılmaz'ı sahnede bir kez daha izlediğim için pek mutlu oldum.

E-Mülteci.com: Fransa'da yaşayan ve oyunları bir sürü yönetmen tarafından sahnelenen Sedef Ecer'in e-mültecisi ismine mütemadiyen mülteci sorununa bol göndermeli bir oyun. Meltem Cumbul'un üç ayrı mülteci kadını canlandırdığı oyunda yer yer hareketlerinde abartıya kaçsa da izlediğim için memnunum. Ayrıca sahnede ilk defa Fehmi Karaarslan diye bir yeteneği keşfettim. Eğitimini Fransa'da tamamlamış. Umarım ileride farklı bir oyuna izleme fırsatımız olur.

Kıyamete Kadar Kapattım Kalbimi: Biriken'in LGBTİ aktivisti olan Boysan Yakar anısına sahnelediği bu oyun aslında genç yaşta hayatını kaybetmiş Boysan için bir ağıt.

Üç Kız Kardeş: Sahnede hızlandırılmış üç kız kardeş izledim. Çıkışta seyirci ne anlattı bu diye konuşup duruken, Anton Çehov kim diyen birisini bile duydu bu kulaklar.

Ev'vel Zaman: Sevgili Gülce Uğurlu'nun yazıp yönettiği oyunda Funda Eryiğit, Bedir Bedir ( kendisine dikkat ediniz) ve Esme Madra yer alıyor. Kentsel dönüşüm konulu oyun ilginç dekor tasarımına sahip. Yıkılan, dağıtılan ve atılan tahta parçalarını kentsel dönüşüm ( ölüşüm demek daha doğru sanırım) ile bağdaştırmak mümkün.

An: Geçen yıl Özen Yula'nın babasını kaybetmesinden sonra sahneye koymayı planladığı bir proje. Kadıköy Yeldeğirmeni Sanat Merkezi'nin en alt katında bir yoğun bakım ünitesi kurulmuş. İçeri girerken tıpkı bir yoğun bakım ünitesine girermiş gibi özel kıyafetler giydirilerek yoğun bakım odasına alınıyorsunuz. En başta 5 yatak dolu anlıyorsunuz 6.yatağa acil olarak bir hasta gelecek. Her hastanın hikayesi farklı. Oyun süresince Özen Yula'nın dediği gibi hastaların en mahrem anlarına tanık oluyorsunuz. Örneğin bir hastanın alt temizliğinin tamamını izleyebiliyorsunuz. Bir hasta ex olduktan sonra hangi aşamalardan geçirilerek morga hazırlandığını izliyorsunuz. Oyun başında Özen Yula'nın lütfen cep telefonlarınızı kapatın ya da sessize alın hastalarımızın en özen anlarını izleyeceksiniz demesine rağmen yurdum insanının birinin telefonu tabii ki çaldı. Özen Bey'in attığı bakışı unutmayacağım :) Benim katıldığım seansta çıkan olmadı ama kenarda köşede duran seyirciler mevcuttu. Devamı gelmeyecek olan bu projeyi izleyebildiğim için fazlasıyla memnunum. Etkilenmediğim içinde bir sıkıntı yaşamadım.

Vanya, Sonya, Maşa ve Spike: Pera Sahnesi'nde yerimizi aldık oyunu bekliyoruz. Bir kez daha Tilbe Saran'ı izleyeceğim için kalbim küt küt atıyor :) Pera Tiyatrosu'nda geçen sezon yaşadığım hayal kırıklıklarından sonra ( bazı Shakespeare - ya da Şeyh Pir =) uyarlamalarının fazlasıyla güncelleştirilmesi sebebi ile ) bu sezon oyun izlememiştirm. Ama bu hazırladıkları oyun ile gönlümü almayı başardılar. Sezona sahnelenecek olan oyun için Tilbe Saran oynamayabilir ama yine de fırsat bulursanız gidip izleyin. Bol bol kahkaha atıp keyfin doruğuna ulaşacaksınız.

Köpeklerin İsyan Günü: Diğer oyunculara haksızlık etmek gibi olmasın ama Elif Ürse'nin yeri bende ayrıdır. Nitekim aradığımı bulamadım. Zaten oyunun sahnelenmesi sırasında ödüllü Cem Yılmazer'in devasa yaptığı kapı dekoru Selcan Gülbahar'ın üstüne düşerek yaralanmasına sebep oldu. Ben sahnede otururken oyun sırasında koskocaman dekor pat diye neredeyse ayaklarımızın dibine düşü verdi , ya kafama gelseydi diye düşündüm. Olan Selcan'a oldu.

Baba ve Piç: Kapanışı yaptığım oyun herkesin bildiği bir Elif Şafak romanı olan Baba ve Piç. Romanı okumadım okuya arkadaşlarım birebir anlatığını ama romanın daha derinlikli olduğunu söylediler. Sahnede SerraYılmaz ve Selen Uçer'i izlemek keyifliydi. Hande Ataizi'nin performansını ise o kadar iyi beklemiyordum.

İzlediğim oyunlar bu şekildeydi. Kısmet olursa 3 haftalık tatilden sonra sezon boyunca izlediğim oyunları kısaca belirteceğim. Tiyatroyla kalın efendim. Sevgiler =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder